top of page

aramak

1990’lar Türkiyesi…

Zamanın genel kurmay başkanınca "düşük yoğunluklu savaş" olarak adlandırılan, Kürt illerine yapılan saldırılarda vurularak öldürülen bir baba; gözaltında kaybedilen bir eş; ardından duyduğu her ölüm ve kayıpta acıları tazelenen bir kadının, Hanım Tosun’un, kendisinden çalınanları geri alma ve insanlığa armağan etme arayışının hikâyesi...

Hanım Tosun, Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı, Licok (Çavındır) köyünde, geçimini tütüncülükle sağlayan, orta halli, dört çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelir (1964). Kızların okula gönderilmediği köyündeki diğer kız arkadaşları gibi ilk eğitimi olmayan Hanım'ın çocukluğu ev işlerinde ve tütünde çalışmakla geçer.

1980 yılında,16 yaşında iken köylüsü 24 yaşındaki Fehmi Tosun ile evlenir. 17 yaşında anne olur. Geçimlerini tütün ekerek sağlarlar. 1991 yılında eşi "PKK örgütüne yardım ve yataklık etme" suçlaması ile gözaltına alındığında 27 yaşında ve beş çocuk annesidir. İki yıl sonra 1993 yılında, Lice'deki köy yakma olaylarından köyleri Licok da nasibini alır. 64 yaşındaki babası, evlerini ateşe veren koruculara karşı çıktığı için başından vurularak öldürülür. Evleri yakılan, dedeleri öldürülen aile, babanın tutuklu bulunduğu Diyarbakır'a göç eder.

Fehmi Tosun 1994 yılının Haziran ayında serbest bırakılır. Geçim derdiyle ve akrabalarının çağırmasıyla aile aynı yılın sonuna doğru İstanbul'a gelir. 1995 yılının 18 Ekim'inde Fehmi Tosun, akşam eve dönerken evlerinin bulunduğu sokağın köşesine yanaşan sivil polis otosuna bindirilir ve o tarihten sonra kendisinden hiçbir haber alınamaz.

Bütün aramaları sonuçsuz kalan Hanım Tosun ve akrabaları, olayın birinci ayında İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvururlar. İHD avukatlarından Mustafa Ayzid savcılığa suç duyurusunda bulunur. Savcılığın hiçbir araştırma yapmadan takipsizlik kararı vermesi üzerine Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz eder; itiraz reddedilir. Bunun üzerine 1996 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvururlar.

Hanım Tosun o yıldan itibaren elinde kocası Fehmi Tosun'un fotoğrafı, yanında çocukları ile, İHD’nin Galatasaray Meydanı’nda başlattığı Cumartesi Anneleri organizasyonunun daimî katılımcısı olur.

Ailesinin geçimini sağlamak için çocuk bakıcılığı yapmaya başlayan Hanım, bir yandan da 1996’da Avcılar HADEP’te açılan okuma yazma kurslarını başarıyla tamamlar. 1997’de HADEP kadın kollarının aktif bir üyesidir. 1998-1999 yıllarında İHD’nin yurtiçi ve yurtdışında düzenlediği Arjantinli Plaza de Mayo anneleriyle buluşma organizasyonuna temsilci olarak katılır. 2001 yılında kurulan Yakınlarını Kaybedenler Derneği’nin (YAKAYDER) kurucu üyeleri arasındadır.

Aynı günlerde AİHM kararını verir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni "yaşam hakkı ihlali" nedeniyle mahkûm eder. Bunun üzerine 2013 yılında Avukat Eren Keskin yeniden suç duyurusunda bulunsa da zaman aşımı gerekçe gösterilerek reddedilir. AİHM’nin "mağdurun akıbeti ya da faili ortaya çıkarılmadan devletin sorumluluğu devam etmektedir, zaman aşımı kabul edilemez" biçimindeki görüşü esas alınarak Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunur, ancak bu itiraz da reddedilir. Bu kez Ocak 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılır. Hanım Tosun, halen bu başvurunun sonucu bekliyor.

Beş çocuk annesi, iki torun sahibi olan; halen İHD Yönetim Kurulu üyesi, HDP kadın kolları üyesi ve YAKAYDER üyesi olarak çalışan Hanım Tosun, 600 haftadır her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda, gözaltındaki kayıpları için oturma eylemi yapan binlerce Cumartesi İnsanı'ndan sadece biri.

bottom of page